Arama yapmak için en az 3 karakter girmelisiniz
Son 30 yılda kişilik bozukluklarının önemi oldukça artmıştır. Bu artışın başlıca üç nedeni saptanmıştır. İlk olarak, sosyo-kültürel dinamiklerde ve aile ilişkilerinde meydana gelen değişiklikler, kişilik bozukluklarının görülme sıklığını artırmıştır. İkinci olarak, kişilik bozuklukları, aile içi ilişkilerde, sosyal etkileşimlerde ve mesleki uyumda ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Üçüncü neden ise, geçmişte kişilik bozukluklarının tedavi edilemeyeceği düşünülürken, günümüzde bu bozuklukların tedavi edilebilir olduğunun anlaşılmasıdır. Bu üç etken, kişilik bozukluklarına karşı ilgiyi ve bu alandaki araştırmaları artırmıştır
Kişilik bozukluğu vakaları, yalnızca bu rahatsızlığı yaşayan bireyler için değil, aynı zamanda onlarla birlikte yaşayanlar için de ciddi bir sıkıntı ve stres kaynağı olabilmektedir. Bu durumun en büyük sebeplerinden biri, kişilik bozukluğu olan bireylerin genellikle hasta olarak görülmemesi ve çevrelerindeki insanların, onların bilerek veya isteyerek rahatsız edici davrandığını düşünmesidir. Aileler çoğu zaman bu bireylere davranışlarını değiştirmeleri için baskı yapar, tavsiyelerde bulunur ve öğüt verir, ancak tedavi konusunda yeterince teşvik etmezler. Bazı aileler ise durumu bir hastalık olarak kabul eder, ancak bu kabul, düzelmesi için gerekli çabayı göstermemelerine neden olabilir. Hasta yakınlarının sabırlı, anlayışlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi, yanı sıra düzenli ve uzun süreli terapilerle sonuç alınabileceğini bilmeleri önemlidir. Sık hekim değiştirmemek ve tedavi sürecine sadık kalmak da bu noktada büyük önem taşır.
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğunun temel özelliği düzenlilik, mükemmeliyetçilik ve zihinsel ile kişiler arası ilişkilerde kontrollü olmak üzerine aşırı kafa yormaktır. Bu kişiler, esnek olamazlar ve verimlilikleri önemli ölçüde azalır.
Yapılan etkinliğin asıl amacını unutturacak derecede ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama, organize etme veya program yapma ile meşgul olurlar. Bir işe başlamadan önce uzun süre, o işi nasıl ve hangi sırayla yapacaklarını planlarlar. İşe başladıktan sonra ise, işin asıl amacından uzaklaşarak ayrıntılarla uğraşırlar.
İşin bitirilmesini zorlaştıran bir mükemmeliyetçilik sergilerler. Kendilerine özgü aşırı katı ölçütler karşılanmadığı için bir projeyi tamamlayamazlar. İşlerini ne kadar iyi yaparlarsa yapsınlar, tatmin olamazlar ve sürekli olarak tekrar kontrol etme isteği duyarlar. Örneğin, ödevlerini zamanında bitiremezler. Her zaman bir eksik bulur ve çalışmalarının eksik kaldığı duygusunu taşırlar ya da yazılarını beğenmeyip yeniden yazarlar.
Boş zamanlarını değerlendirme etkinliklerinden ve arkadaşlıklarından yoksun kalacak derecede kendilerini işe veya üretkenliğe adarlar. İşkoliktirler ve eğlence veya boş zamanlarında iş, ders veya yapılması gereken bir görev dışında bir şeyle meşgul olduklarında huzursuz olurlar.
Ahlak, doğruluk veya değerler gibi konularda vicdanlarının sesini aşırı dinler ve esneklik göstermezler. Hem kendi hem de başkalarının davranışlarını sürekli olarak ahlak ve doğruluk açısından sorgularlar. Kurallara veya değerlere uymadığını düşündükleri davranışlardan rahatsız olurlar ve eleştirirler. Örneğin, tanımadıkları insanların kuyruğa girmemesi veya trafik kurallarına uymaması gibi durumlar sinirlenmelerine yol açar.
Özel bir değeri olmasa bile eskimiş veya değersiz eşyaları elden çıkaramazlar. Eski eşyaları "bir gün lazım olur" düşüncesiyle saklarlar. Sinema, konser biletleri, eski okul defterleri, işe yaramayan ders kitapları ve eskimiş kıyafetler gibi birçok şeyi biriktirirler.
Başkaları, işleri tam olarak kendileri gibi yapmayı kabul etmedikçe, görev dağılımı yapmak veya başkalarıyla birlikte çalışmak istemezler. Her şeyin en doğru biçiminin kendileri tarafından bilindiğini düşünürler ve farklı şekilde yapılmasından rahatsız olurlar. Örneğin, bir salatanın nasıl yapılması gerektiğine dair kendilerine özgü kuralları vardır ve başka türlü yapıldığında yanlış olduğunu düşünürler. Bu yüzden işleri ve sorumlulukları genellikle kendileri üstlenirler
Hem kendilerine hem de başkalarına karşı para harcama konusunda cimri davranırlar. Parayı, gelecekte ortaya çıkabilecek felaketler için biriktirilmesi gereken bir şey olarak görürler. Gerekli şeyler için bile para harcamaktan rahatsız olurlar ve harcadıkları her kuruşu kısa sürede telafi etmek isterler.
Bu tür sempomlarınız olduğunu düşünüyorsanız bir ruh sağlığı uzmanına başvurmanız önemli olacaktır.
Uzm. Klnk. Psk. Yağmur Akbulut
15.07.2015 tarihli Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik kapsamında tarafınıza Şirketimiz ile Şirketimizin ürün ve hizmetlerini tanıtmak veya pazarlamak amacıyla ticari elektronik ileti gönderilmesi için izniniz sorulmaktadır. İletişim izin tercihleriniz doğrultusunda, kimlik ve iletişim bilgileriniz; e-posta, telefon, posta veya SMS yoluyla ürün ve hizmetlerimizle ilgili sizlerle iletişime geçilmesi, reklam, tanıtım, etkinlik ve kampanyalarımız ile fırsatlarımız hakkında tarafınıza bilgi verilmesi, mobil uygulamalar üzerinden anlık olarak bildirim (push bildirim) gönderilmesi amaçlarıyla işlenecek ve bu kapsamda söz konusu ticari elektronik ileti gönderimlerinin yapılabilmesi için hizmet aldığımız üçüncü taraflarla paylaşılacaktır. Kimlik ve iletişim bilgilerinizin yukarıdaki amaçlarla işlenmesine onay vermek için ilgili kutucuğu işaretleyebilirsiniz. Dilediğiniz zaman ticari ileti gönderimini reddetme ve vermiş olduğunuz izni geri alma hakkına sahipsiniz.