Arama yapmak için en az 3 karakter girmelisiniz
Psikanalitik kuram, yeme bozukluklarını bireyin psikolojik ve duygusal dünyasıyla derinlemesine ilişkilendirir. Sigmund Freud'un kuramına göre, yeme alışkanlıkları ve bozuklukları genellikle bilinçaltındaki çatışmalardan, duygusal ihtiyaçlardan veya erken çocukluk döneminde yaşanan deneyimlerden kaynaklanır. Bireyin erken çocukluk dönemindeki ilişkisel deneyimler ve içsel çatışmalarla yakından ilişkilidir. Özellikle, yeme bozuklukları olan bireylerin bedenleri üzerindeki algıları ve deneyimleri, çocuklukta yaşanan ayrışma ve özerklik gelişim süreçleriyle derinlemesine bağlantılıdır. Psikanalitik kuram, bu durumu insanın psikolojik ve duygusal dünyasıyla ilişkilendirir.
Psikanalitik kuram, yeme bozukluklarını bireyin erken çocukluk dönemindeki ilişkileri ve psikodinamik süreçleriyle ilişkilendirir. Bireyin kendine ve bedenine dair algılarıyla ilişkili olduğu düşünüllmektedir. Freud'un teorisine göre, çocuğun gelişiminde önemli bir evre olan oral dönem, ağız yoluyla doyum arayışını ve tatmini vurgular. Bu dönemde yaşanan doyum eksiklikleri veya aşırı doyum deneyimleri ileriki yaşamda yeme alışkanlıklarını etkileyebilir. Örneğin, anne ve çocuk arasındaki etkileşimde yaşanan dengesizlikler veya çocuğun aşırıya kaçan beslenmeyle baş etme mekanizmaları geliştirmesi, yeme bozukluğunun temelini oluşturabilir.
Psikanalitik açıdan bakıldığında, yeme bozukluğu genellikle içsel bir boşluğun veya psikolojik bir eksikliğin dışa yansıması olarak yorumlanabilir. Yani, yeme alışkanlıklarının arkasında yatan asıl nedenler, genellikle bilinçaltında veya erken çocukluk döneminde edinilen deneyimlerde bulunabilir. Örneğin, duygusal olarak tatmin edici olmayan bir ilişki veya hayal kırıklığı, yeme davranışlarını kontrol etmeyi zorlaştırabilir ve aşırı yeme ile başa çıkmak için bir kaçış mekanizması olarak kullanılabilir.
Bazı psikanalistlere göre, yeme bozukluklarından biri olan anoreksiya nervoza, genellikle bireyin kontrol arayışının bir yansıması olarak ortaya çıkar. Bu kontrol arayışı, genellikle bireyin yaşamındaki diğer alanlarda hissettiği güçsüzlük veya kontrolsüzlük duygularının bir ifadesi olarak yorumlanabilir. Anoreksiya yaşayan bireyler, genellikle yiyecek alımını kısıtlayarak ve açlık duygularını sıkı kontrol altında tutarak bu kontrol arayışını tatmin etmeye çalışırlar. Bu davranış, bireyin kendine olan öfkesini veya yaşamın diğer alanlarında hissettiği yetersizliği bastırmak ile ilişkisi olduğunu savunmaktadır.
Bulimiya nervoza ise aşırı yeme nöbetleri ve ardından gelen kompensasyon davranışları (kusma, aşırı egzersiz yapma gibi) ile karakterizedir. Bu bozukluk, genellikle bireyin duygusal denge arayışı ve içsel boşluklarını doldurma çabası olarak yorumlanır. Birey, aşırı yeme nöbetleri sırasında duygusal rahatlama veya geçici bir tatmin hissi yaşayabilir, ancak bu tatmin hissi kısa süreli olup ardından gelen kompensasyon çabalarıyla denge arayışı devam eder. Bireylerin bedenlerini ve yeme alışkanlıklarını bu kadar yoğun şekilde kontrol etme çabaları genellikle psikolojik ve duygusal bağlamda kökenlidir. Örneğin, anoreksiya nervoza vakalarında, birey genellikle kendini kontrol edemediği diğer yaşam alanlarında bir tür kontrolü elinde tutma arayışına girer. Bu kontrol arayışı, genellikle bireyin erken çocukluk dönemindeki ana-baba ilişkilerindeki belirsizlikler veya aşırı kontrolcü anne figürleriyle ilişkilendirilir. Anoreksiya yaşayan birey, bedenini açlık yoluyla kontrol etme çabası içerisine girerek, aslında duygusal ihtiyaçlarının ve güvensizlik duygularının bir yansıması olarak bu davranışları sergileyebilir. Bu tür yeme bozuklukları, bireyin duygusal dünyasındaki karmaşık çatışmaların bir dışavurumu olarak kabul edilir. Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervoza gibi yaygın yeme bozuklukları, genellikle bireyin duygusal ihtiyaçlarıyla ve özellikle de başkalarının algılarına ve beklentilerine karşı duyduğu hassasiyetle bağlantılıdır
Yeme bozukluğu yaşayan bireylerin desteklenmesi için ilk adım, onların duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve kabul etmektir. Bu kişiler genellikle duygusal destek, kabul ve anlayış arayışındadırlar. Alaycı veya eleştirel bir tutum yerine, onlara destekleyici bir yaklaşım sergilemek önemlidir. Kendilerini eleştiriye açık hissettiklerinde daha fazla içine kapanabilirler veya yeme davranışlarını artırabilirler.
Yeme bozukluğu olan bireylerin genellikle baskıcı veya kontrolcü ebeveynlerle ilişkili oldukları göz önüne alındığında, destek olurken mümkün olduğunca kontrolcü bir tutumdan kaçınmak önemlidir. Onların fikirlerine, görüşlerine ve duygularına saygı göstermek, özerkliklerini ve bireyselliklerini kabul etmek bu süreçte yardımcı olabilir. Empatik bir yaklaşım sergileyerek, onların duygusal dünyalarına derinlemesine inmek ve onların yaşadığı içsel çatışmaları anlamak destek sağlamanın temel adımlarıdır.
Yeme bozukluğu olan bireylerin tedavisinde psikoterapi önemli bir rol oynamaktadır. Yeme bozukluğunun temelinde yatan bilinçaltı çatışmalarını ve duygusal bağlamı anlamaya yöneliktir. Bu terapiler, bireyin yeme alışkanlıklarını sorgulamasına ve bu alışkanlıkların altında yatan derin duygusal ihtiyaçları anlamasına yardımcı olabilir. Örneğin, yeme arzusunun gerçek nedenlerini anlamak ve alternatif duygusal tatmin yolları geliştirmek gibi. Sonuç olarak, psikanalitik bakış açısı yeme bozukluğunun sadece fiziksel bir durum olmadığını, aynı zamanda kişinin duygusal dünyası ve bilinçaltı süreçlerinden kaynaklandığını savunur. Bu bakış açısı, yeme bozukluğu tedavisinde bireyin derin psikolojik ihtiyaçlarına odaklanarak daha kapsamlı bir yaklaşım sağlamayı hedeflemektedir.
Uzm. Klnk. Psk. Yağmur Akbulut
15.07.2015 tarihli Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik kapsamında tarafınıza Şirketimiz ile Şirketimizin ürün ve hizmetlerini tanıtmak veya pazarlamak amacıyla ticari elektronik ileti gönderilmesi için izniniz sorulmaktadır. İletişim izin tercihleriniz doğrultusunda, kimlik ve iletişim bilgileriniz; e-posta, telefon, posta veya SMS yoluyla ürün ve hizmetlerimizle ilgili sizlerle iletişime geçilmesi, reklam, tanıtım, etkinlik ve kampanyalarımız ile fırsatlarımız hakkında tarafınıza bilgi verilmesi, mobil uygulamalar üzerinden anlık olarak bildirim (push bildirim) gönderilmesi amaçlarıyla işlenecek ve bu kapsamda söz konusu ticari elektronik ileti gönderimlerinin yapılabilmesi için hizmet aldığımız üçüncü taraflarla paylaşılacaktır. Kimlik ve iletişim bilgilerinizin yukarıdaki amaçlarla işlenmesine onay vermek için ilgili kutucuğu işaretleyebilirsiniz. Dilediğiniz zaman ticari ileti gönderimini reddetme ve vermiş olduğunuz izni geri alma hakkına sahipsiniz.