Arama yapmak için en az 3 karakter girmelisiniz
GDO’lu gıdalar çocuk sağlığını nasıl etkiliyor? Amerikan Pediatri Akademisi’nin yeni raporu, bu konuda aileleri bilinçlendirecek önemli bilgiler sunuyor.
Çocukların beslenme düzeni, büyüme ve gelişmeleri açısından kritik bir rol oynar. Ancak günümüzde market raflarında yer alan birçok ürün, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) içerebilir. Bu da ailelerin ne yedirdiklerine dair daha fazla sorgulama yapmasına yol açıyor. Özellikle mısır, soya ve kanola gibi yaygın tarım ürünleri genetik olarak değiştirilmiş olabilir ve bu ürünler pek çok paketli gıdanın içinde bulunabilir. Ebeveynlerin, çocuklarının tabağına ne koyduklarını bilmesi ve bu konuda bilinçli tercihler yapması, hem fiziksel sağlık hem de uzun vadeli gelişim açısından büyük önem taşır.
GDO, yani Genetiği Değiştirilmiş Organizma, laboratuvar ortamında genetik yapısı değiştirilen canlılardır. Tarımda GDO en çok mısır, soya, pamuk ve kanola gibi bitkilerde kullanılır.
Amaç genellikle bitkileri zararlılara, kuraklığa veya herbisitlere (yabani ot öldürücüler) karşı daha dirençli hale getirmek. Ancak bu "direnç", zamanla başka sorunları da beraberinde getirebilir.
“GDO’lu Gıdalar ve Çocuklar” başlıklı AAP raporu, özellikle ebeveynlerin bilinçli seçim yapabilmesi için hazırlanan bilimsel bir değerlendirme. Raporun bazı dikkat çeken noktaları şöyle:
Yani mesele yalnızca GDO değil; GDO ile birlikte gelen tarımsal kimyasallar da çocuk sağlığı açısından önem taşıyor.
Herhangi bir GDO doğrudan zararlı mı? Hayır. AAP, genetik müdahalelerin doğrudan tehlike oluşturduğuna dair net bir kanıt olmadığını belirtiyor. Ancak çocuklar, yetişkinlere göre daha savunmasız.
Çünkü:
Bu nedenle, herbisit kalıntılarına maruz kalma, sindirim sistemi ve bağışıklık sistemi gibi hassas yapılarını etkileyebilir.
Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lar), bilimsel gelişmelerin ürünü olarak ortaya çıkmış olsa da, gıda güvenliği ve sağlık açısından ciddi tartışmalara neden oluyor. Çünkü:
GDO’lu gıdaların insanlar üzerindeki etkilerini değerlendirmek için yapılan araştırmalar henüz yeterince uzun vadeli değil. Özellikle çocukların gelişim sürecinde bu gıdalara maruz kalmasının ne tür sonuçlar doğurabileceği net değil.
GDO’lar genellikle tarımda kullanılan yabani ot öldürücülere (özellikle glifosat) dayanıklı olacak şekilde tasarlanıyor. Bu da bu kimyasalların daha yoğun kullanılmasına ve bazı ürünlerde kalıntı bırakmasına yol açabiliyor.
GDO’lu tohumların yaygınlaşması, yerli tohum çeşitlerinin azalmasına ve biyolojik çeşitliliğin tehdit altına girmesine yol açabiliyor. Ayrıca arılar gibi tozlaşmada rol alan canlılar üzerindeki etkileri de tam olarak bilinmiyor.
Birçok ülkede GDO içeren ürünlerin etiketlenmesi zorunlu değil ya da bu uygulama çok sınırlı. Bu da tüketicilerin bilinçli seçim yapmasını zorlaştırıyor.
GDO teknolojisi, tarımsal verimi artırmak ve gıda krizlerine çözüm bulmak açısından önemli potansiyele sahip. Ancak sağlık, çevre ve etik açıdan hâlâ pek çok soru işareti barındırıyor. Bu yüzden GDO’lar, hem bilim dünyasında hem de kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
GDO ile birlikte hayatımıza giren bir diğer terim: Glifosat.
Bu kimyasal, GDO’lu mısıra ya da soyaya püskürtülür, çünkü bu bitkiler glifosata karşı dirençlidir. Ancak bu kimyasal:
Her gün çocuğunuza verdiğiniz kahvaltı gevreği ya da atıştırmalıkta küçük miktarda glifosat kalıntısı olabilir. Miktar az olabilir ama maruz kalma sürekli olursa risk artabilir.
GDO’lar genellikle aşağıdaki ürün gruplarında karşımıza çıkar:
Bu nedenle yalnızca doğrudan GDO’lu ürün değil, hayvansal ürünler ve işlenmiş gıdalar da dikkate alınmalı.
Organik ürünler, GDO içermez ve glifosat gibi kimyasalların kullanılmasına izin verilmez. Ancak:
AAP, ebeveynlerin mümkünse ultra işlenmiş gıdaları azaltmasını ve bütün, doğal gıdalara yönelmesini öneriyor. Bu yaklaşım yalnızca GDO’dan kaçınmakla kalmaz, genel sağlık açısından da önemli bir koruyucu etki yaratır.
Tamamen mümkün değil. Ancak sınırlamak için bazı önlemler alınabilir.
İpuçları:
Bu tür alışkanlıklar, GDO ve herbisit kalıntılarına maruz kalma riskini önemli ölçüde azaltabilir.
GDO’lu gıdaların çocuk sağlığı üzerindeki etkileri konusunda bilimsel tartışmalar devam ediyor. Ancak AAP’nin raporu, aileler için yol gösterici nitelikte. Ebeveynlerin bilinçli tercihler yapabilmesi için daha fazla şeffaflığa, doğru etiketlemeye ve bağımsız araştırmalara ihtiyaç var.
Bu süreçte yapılabilecekler ise oldukça net: İşlenmiş gıdalardan uzak durmak, mümkünse organik ve GDO’suz ürünleri tercih etmek, herbisit riskini azaltmak ve çocukların tabaklarını doğal ürünlerle doldurmak.
Çocukların geleceği, bugün verdiklerimizle şekilleniyor.
GDO’lu gıdaların büyük bölümü, mevcut verilere göre güvenli kabul ediliyor. Ancak özellikle çocuklar üzerindeki uzun vadeli etkiler konusunda araştırmalar yetersiz. Bu nedenle dikkatli olmak önemli.
Mısır, soya, kanola ve pamuk yağı içeren ürünlerde GDO riski yüksektir. Hazır gıdalar, atıştırmalıklar ve kahvaltılık gevrekler bu içerikleri taşıyabilir. Etiketleri dikkatle incelemek gerekir.
“GDO’suz” (non-GMO) ya da “organik” etiketi taşıyan ürünler bu konuda iyi bir tercih sunar. Bu tür ürünler genellikle bağımsız sertifikalarla denetlenir. Güvenilir markaları tercih etmek önemlidir.
Organik ürünler genelde daha az kimyasal kalıntı içerir ve çevre dostu yöntemlerle üretilir. Ancak “organik” etiketi tek başına daha yüksek besin değeri anlamına gelmeyebilir. Sağlıklı beslenmede çeşitlilik ve tazelik de önemlidir.
Doğal, az işlenmiş ve mümkünse organik gıdalar öncelikli tercih olmalı. Etiket okumak ve katkı maddelerinden kaçınmak, güvenli alışverişin anahtarıdır. Mevsimsel ve yerel ürünleri seçmek de faydalıdır.
Etiketler birçok ülkede düzenlemelere tabi olsa da, her zaman yüzde yüz güvenilir değildir. “Organik” ya da “GDO’suz” ifadelerinin arkasında geçerli bir sertifika olmalıdır. Bilinçli tüketici olmak burada devreye girer.
Tamamen çıkarmak zor olabilir ama azaltmak mümkün. Özellikle işlenmiş ürünlerden kaçınmak ve evde yemek hazırlamak bu konuda büyük fark yaratır. Gıda seçimlerinde doğallık ve sadelik ön planda tutulmalı.
15.07.2015 tarihli Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik kapsamında tarafınıza Şirketimiz ile Şirketimizin ürün ve hizmetlerini tanıtmak veya pazarlamak amacıyla ticari elektronik ileti gönderilmesi için izniniz sorulmaktadır. İletişim izin tercihleriniz doğrultusunda, kimlik ve iletişim bilgileriniz; e-posta, telefon, posta veya SMS yoluyla ürün ve hizmetlerimizle ilgili sizlerle iletişime geçilmesi, reklam, tanıtım, etkinlik ve kampanyalarımız ile fırsatlarımız hakkında tarafınıza bilgi verilmesi, mobil uygulamalar üzerinden anlık olarak bildirim (push bildirim) gönderilmesi amaçlarıyla işlenecek ve bu kapsamda söz konusu ticari elektronik ileti gönderimlerinin yapılabilmesi için hizmet aldığımız üçüncü taraflarla paylaşılacaktır. Kimlik ve iletişim bilgilerinizin yukarıdaki amaçlarla işlenmesine onay vermek için ilgili kutucuğu işaretleyebilirsiniz. Dilediğiniz zaman ticari ileti gönderimini reddetme ve vermiş olduğunuz izni geri alma hakkına sahipsiniz.